Atatürk ve Boks

 Atatürk ve Boks

ATATÜRK VE BOKS

Atatürk`ün boks ile ilgili bir anısına da eski şampiyon ve rekortmen atlet rahmetli Ömer Besim Koşalay`ın anılarında rastlanır…

1925 yılında Ankara`da, İş Bankası`nın Birinci Kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen büyük baloya Atatürk de katıldı. Ömer Besim Koşalay bu anısını şöyle nakletmektedir.

“Ben 1924 yılında Kilyos`ta Amerikalıların Kamp Peri adını verdikleri spor kampında bir ay kalmıştım . Orada bir çok kamp oyunları öğrenmiştim. Program sıkıcı olmasın diye, kısa sürecek eğlenceli oyunlar da hazırladım. Bunların en cazibi, gözü kapalı boks maçıydı. İki boksörün de gözleri mendille kapanıp ayaklarına uzunca bir ip bağlanıyor ve bu şartlar altında dövüşe başlatılıyorlardı. İşin ilginç ve zevkli yanı, iki rakibin de maça başlarken böyle dövüşeceklerini bilmeleri, maç başladıktan sonra ise rakiplerden birinin gözündeki mendilin yavaşça çözülüp çıkarılmasıydı. Bu durumda gözü kapalı olan, açık olandan mütemadiyen dayak yiyordu tabii. Etrafı rahatsız etmemek için bu boks maçı için dört dakikalık zaman ayırmıştım. Maçın hakemliğini de ben yapıyordum. İlk iki dakikadan sonra raund arasında Kılıç Ali Bey beni çağırmıştı. Hemen yanına koştum:

– Boks maçı Paşa`nın pek hoşlarına gitti, biraz daha uzatın.. dedi.
Emri derhal yerine getirdim. Dayak yiyen daha fazla dayak yemiş oldu tabi.

Gece saat 03.00`a doğru hava iyice serinlemişti. Bahçeden çiftlik binasına göç edildi. Dar ve ufacık pistte dans edenlerin arasına Atatürk de karıştı bir ara. Ben görevli olarak kenarda duruyordum. Ceketimin yakasında 1924 Paris Olimpiyat Oyunları`nın rozeti vardı. Büyük adam dans sırasında birden yanımda duruverdi. Yakamdaki rozeti sordu. Bülbül kesiliverdim o anda. Paris Olimpiyat Oyunlarında koştuğumu, 1928`de Amsterdam`da yapılacak Olimpiyat Oyunları`na hazırlanmakta olduğumu söyledim. Bu sırada yanında Saffet Arıkan da vardı. Paşa tereddütsüz:

– Saffet , bu sporcuyu tanı. O Amsterdam`da olmalıdır… diye iltifatta bulundu.

Hürmetle eğilip kendilerini selamlarken gülümseyerek baktı:
– Boks maçını iyi yönettin , pek hoşuma gitti … dedi.
Ve dansına devam etti…”